ÇÖZÜM ODAKLI YAKLAŞIM
Bireysel veya bir takım halinde bir iş konusunda yaşadığımız aksaklıklar bazen de bir işi yaparken önümüze çıkan engeller, onları aşmak için yaptığımız çalışmalarda kaynağın nereden geldiğini bilmek çok önemlidir. Teşhis olmadan tedavinin olamayacağı gibi bir durum bu. Ancak bu aşama ivedilikle kendini hareket planını besleyen bir kaynağa dönüşmelidir ki zaman ve motivasyonumuzu kaybetmeden yol alabilmek için sağlıklı bir yol bulalım.
*Sorunu teşhis
*Kaynağı ile ilgili farkındalık
*Çözümü için nasıl bir yol izleneceği ile ilgili alternatiflerin tespiti
*Hareket planı
Bu aşamaları izleyip aldığımız kararlar artık bizi sorunun kendisini düşünmekten öteye taşır ve yaşadığımız aksaklıklarla ilgili çözüm bulma yoluna sokar.
Yukarıdaki tanımdan hareketle baktığımızda bir soruna çözüm bulabilmek için öncelikle yapmamız gerekenin sorunun nedenini doğru tespit etmek olduğunu görürüz. Ülkemizdeki genel kanı ise sorunun varlığını tespit etmek ve onu yüksek sesle dile getirmektir, bunun örneğini tartışma programlarında, halk kahvehanelerinde, sohbet buluşmalarında sıkça görebiliriz. Bu durum soruna hiçbir çözüm yolu getiremediği gibi sorunun büyümesine neden olmaktadır.
Biz okul öncesi öğretmenlerine düşen görev ise bu noktada devreye girmektedir: sorunun değil, çözümün parçası olan bireyler yetiştirmek.
Eğer okullarımızda bilimsel düşünme yöntemlerinin basamaklarını çocuklarımıza iyi aşılayabilirsek; onların problem çözme becerilerini, yaratıcı düşünme yetilerini, merak ve keşfetme duygularını geliştirebilirsek ve son olarak onların doğa için, insanlık için bir şeyler yapabilecek kapasite olduklarını onlara inandırabilirsek gelecekte çözümün parçası olan ve çözüm bulmakta zorlanmayan bir nesil yetiştirebiliriz demektir.
Havva DELEN
03.03.2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder